Bu blog sitesine yer verilen İslâmî bilgilerden, maalesef yanlış olarak bilgilenmiş insanların doğru bir şekilde bilgilenmeleri ve belirli bir zaman öncesinden beri ortaya çıkmış yanlış fikirlerin revaç bulmalarını sağlamak isteyen insanlara karşı Ehl-i Sünnet kaynakları doğrultusunda deliller sunularak reddiyede bulunmak suretiyle İslâmî hakikatlerin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Allâh rısazı için gayret bizden, hidayet ise Yüce Allâh'tandır.

29 Nisan 2008 Salı

Haşa, "Allâh baba" demek, insanı Dinden çıkaran çok büyük bir hatadır

Müslümanları, bazı insanlar tarafından geçmişte ve zamanımızda hala söylenen küfür (Dinden çıkarıcı şey) içeren "Allâh baba" sözüne karşı uyarmak farzdır.

Bu söz onlarca yıl önce çevirilmiş bazı türk filimlerinde bazı oyuncular tarafından söylendiği gibi Dini yönden hizmetler sunuyor diye geçinen bazı Televziyon kanallarında da maalesef hala bazı oyuncular tarafından söylenmektedir.

Haşa, "Allâh baba" demek, insanı Dinden çıkaran açık bir sözdür. Bu söz, tevile açık olmayan manası net olan küfür içerikli bir sözdür. Yani bir insan kalkıp da "Ben bu sözü, Allâh gerçekten bir babadır manasında demedim ki, bu sözü sadece bizi rızıklandırıyor manasında dedim" dese de bu, onu kurtarmaz.

El-İhlâs suresinin 3. ayetinde bildirildiği gibi Allâh doğmamıştır ve başkasını da doğurmamıştır, yani Allâh bir şeyden kopan bir parça da değildir, hiç bir şey de Allâh'tan kopmuş değildir. Çünkü Allâh cisim
değildir (eni, boyu, kalınlığı, ölçüsü olan iki veya daha çok maddeciklerden oluşan bir şey değildir) .

Cisimler ikiye ayrılmaktadır. Biri, latif cisim (elle tutulabilen cisim) diğeri de kesif olan cisim (elle tutulamayan cisim) diye adlandırılır.

Elle tutulabilen kesif cisimler insan, demir, taş ve benzeri şeylerdir. Elle tutulamayan latif cisimler ise ruh, hava, meleğin asıl şekli gibi varlıklardır.

Allâh bu cisimlerden bir kısmını daima hareketli, bir kısmını da daima hareketsiz halde kılmıştır. Daima hareket halinde olan cisimler yıldızlardır. Hatta kutup yıldızı da hareket eder fakat hareketi kendi yakınlığında olmak üzere yavaştır.

Daima hareketsiz halinde olan cisimler ise örneğin arş (Cennetin tavanı olan arş) ve göklerdir.

Bazı hallerde hareketli ve bazı hallerde hareketsiz yani durgun olan cisimler ise insanlar melekler, cinler ve benzeri varlıklardır.

Dolayısıyla hareket ile hareketsizlik, durgunluk cisimlere mahsus olan sıfatlardan olduğu için kesinlikle Allâh hakkında bu iki sıfatı kullanamayız, caiz değildir. Yani haşâ "Allâh hareket ediyor" sözünü diyemeyiz, "Allâh durgundur" sözünü de diyemeyiz, çünkü bu iki sıfat cisimlere mahsus olan sıfatlardandır ve Allâh'a yakıştırılamaz.

O halde kim ki haşa "Allâh hareket ediyor" veya "Allâh durgundur" derse bu söz onu Dinden çıkarır. İslâm Dininden çıkan birisi ise erteleme yapmadan hemen kelime-i şehadeti getirmek zorundadır.

Önemli bir hatırlatma:
Bir insan geçmişte işlemiş olduğu küfür (Dinden çıkarıcı) bir meseleyi öğrenip hemen hatırladığında hemen şehadeti getirmesi gerekir, farzdır. Çünkü küfür halindedir ve hemen ondan kurtulması lazım gelir. Eğer bu kişi şehadeti hemen getirmezse, az bir süre için de olsa küfür üzere kalmaya rıza gösterdiği için bir küfre daha düşmüş olur. Dolayısıyla ister kişinin kendi işlediği küfür (Dinden çıkarıcı bir şey) olsun veya başkasının işlediği küfür olsun küfre rıza göstermek alimlerin bildirdiği gibi küfürdür.

Buna değinmişken zamanımızda bazı insanlar tarafından düşülen büyük bir hataya değinmek isterim. Düşülen o büyük hata küfre rıza göstermeyi içeren bir hatadır. Bazı insanlar müslüman olmak istediğini söyleyen gayr-i müslim bir kişiye hemen şehadeti getirtmesi gerekiyorken bunu yapmayıp onun müslümanlığa geçmesini erteliyorlar ve böylece Dinden çıkıyorlar, çünkü bunda onun küfür haline rıza vardır.

Örneğin bazı insanlar müslüman olmak istediğini söyleyen camiye gelmiş bir yabancı kişiye -Allâh bizleri muhafaza eylesin- diyorlar ki "Sen bir süre bekle, biz önce insanları toplayalım o zaman onların önünde şehadeti getirip müslüman olursun"
İşte bu yanlış gidişat, Dinden çıkaran çok büyük bir hatadır

Şöyle bir duruma da maalesef rastlanıyor:
Dinden az çok bilgilsi olan bazı insanların yanına, başka bir müslüman (örneğin turistlere rehberlik eden bir müslüman) islâm hakkında bilgilendirmek için bazı yabancıları getirdiği zaman, o az çok bilgisi olan insan İslâm'dan bahsettiğinde ve İslâm'ın güzelliklerini anlattığında o yabancıların içi ısınıyor ve hemen oracıkta müslüman olmak istediklerini söylüyorlar.
Fakat bazı cahiller bu durumda ne yapıyorlar? Bazı cahiller müslüman olmak isteyen o yabancılara şehadeti getirtmiyor ve
o turist rehberine diyor ki : "Sen onları getirdin o halde sen onları müslüman et de bu hayrı sen kazanasın." İşte bu durumda da başkalarının küfrüne rıza göstermek vardır.

Bu hususla ilgili bazı alimler şöyle bir misal vermişlerdir: Hutbe veren birisi Cuma hutbesi sırasında konuşma yaparken içeriye bir gayr-i muslim gelse ve dese ki: "Hoca ben müslüman olmak istiyorum ne yapmayılım?"
O hutbe veren kişi de dese ki: "Sen otur ben önce hutpemi bitireyim ondan sonra sana nasıl müslüman olacağını
söylerim" işte bu sebeple Dinden çıkar.

Allâh bizleri ölünceye kadar bütün çeşitleriyle küfürlerden korusun

Hiç yorum yok:

Burada Yayınlanan Bilgilerin Paylaşımı Hakkında

Burada paylaşılan bilgilerin, alıntılanarak başka bir sitede yayınlaması için izin almak gerekmez. Başka insanların yazmış olduğu faydalı bilgileri paylaşmak için Dini açıdan izin almak şart değildir. Önceki zamanda gelmiş alimler, kendi elleriyle kitap telif ederek emekleri daha çok geçtiği halde kitaplarının çoğaltılması hususunda bunun izinsiz olarak yapılamıyacağına dair bir hüküm vermemişlerdir. Çünkü bu İslâm Dinine göre caiz olan bir durumdur. Yani bir kitabın yazarından izin almaksızın o kitabı çoğaltan bir insan mahsurlu olan bir duruma düşmemiştir. Din adına aksini iddia edenler Dine aykırı bir söz söylemiş olurlar.

Ancak kişinin, başkalarına ait olan araştırmalarını kendine aitmiş gibi bir izlenim bırakması da uygun bir davranış değildir. Sözün kısası, başkalarının da faydalanması için alıntılanacak yazının kaynağı belirtilirse uygun olur. Böylece okuyucular diğer yazılardan da faydalanabilirler.

İletişim

Tekliflerinizi ve yazılmış hatalar varsa bu hususlarda ikazlarınızı şurayı: Profilimin tamamını görüntüle tıklayarak ilgili sayfada görüntülenen iletişim kısmındaki email adresi aracılığıyla iletebilirsiniz.

Hakkımda

İlimsizce fetva verenlerin ve kafa karıştırcı bilgileri etrafa yaymaya çalışan birçok insanın önceki zamanlara nazaran oranla daha çok türediği bu zamanda Ehl-i Sünnet'in gerek arapça gerekse türkçe dilinde yazılmış olan kaynak eserlerinden yararlanmak suretiyle İslâmi hakikatlerin ortaya çıkması için müslümanların hizmetine yaptığım araştırmaları paylaşmak isterim. Yüce Allâh'tan niyetimi Kendisi için hâlis kılmasını, riyâkar olmaktan korumasını ve hâlis bir niyet üzerinde kalmamı nasip etmesini dilerim.