Bu blog sitesine yer verilen İslâmî bilgilerden, maalesef yanlış olarak bilgilenmiş insanların doğru bir şekilde bilgilenmeleri ve belirli bir zaman öncesinden beri ortaya çıkmış yanlış fikirlerin revaç bulmalarını sağlamak isteyen insanlara karşı Ehl-i Sünnet kaynakları doğrultusunda deliller sunularak reddiyede bulunmak suretiyle İslâmî hakikatlerin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Allâh rısazı için gayret bizden, hidayet ise Yüce Allâh'tandır.

17 Temmuz 2008 Perşembe

Dağıstani ve Nazım Kıbrısi'ye karşı uyarı


Alemlerin Rabbi olan, hiçbirşeye benzemeyen, yersiz var olan, başlangıcı ve sonu olmayan Allâh'a hamd olsun, Resullerin en şereflisi olan Muhammed'e salat ve selam olsun.

Allâh-u Teâlâ, Âl-i İmran Suresi'nin 110. Ayet-i Kerimesin'de şöyle buyurmuştur:
كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ
Manası: ''Siz insanlara çıkarılmaış olan en hayırlı ümmetsiniz. Siz iyiliği emreder, kötülükten nehyeder (yasaklar) ve Allâh'a inanırsınız.''

Peygamber Efendimiz Muhammed (sallAllâhu aleyhi ve sellem) mealen şöyle buyurdu:
''Ne zamana kadar facirin (fasığın) hakkında konuşmaya korkacaksınız.Yaptıklarını insanlara anlatınız ki, ondan sakınsınlar.''

Bu Ayet ve Hadis'e dayanarak, dalalet (sapıklık) üzerinde olan bazı insanların yaptıklarını zikrederek, Müslümanları bunlara karşı uyarıyoruz.

Bunlardan bazıları, Abdullah Dağıstani ve talebesi Nazım Kıbrısi'dir.
Abdullah Dağıstani ''Vasiyet Mürşid Ez-Zaman Ve Gavs-ul Enam'' isimli kitabının 9.sayfasında (bu kitapta Nazım Kıbrısi tarafından Arapçaya tercüme edilmiştir) şöyle diyor: ''Hocanın vermiş olduğu herhangi bir emre itiraz etmek caiz değildir.''

Bu batıl olan söz, şuna işaret ediyor: Hocanın vermiş olduğu emir iyi olsun, kötü olsun itiraz etmeden yerine getirelecek.Peygamber Efendimiz
(sallAllâhu aleyhi ve sellem) mealen şöyle buyurdu:
''Günah işleyen birine, günahlarında itaat edilmez.''

Dağıstani aynı kitabında 11.sayfasında şöyle diyor:
''Evliyaların kerametleri erkeklerin aybaşı halidir.''

Bunu niçin söylüyor?
Kendi müridleri ondan keramet isteyince bunu söylüyerek onları kandırmak için.

Aynı sayfada şöyle devam ediyor:
''Nakşibendi tarikatının zatları her ne kadar olursa olsun, hatta ölüme kadar işkence görseler kerametlerini izhar etmezler (göstermezler), çünkü evliyaların kerametleri aybaşı halidir.''

Dağıstani'nin bu sözleri doğru değildir, batıldır.
Çünkü Nakşibendi tarikat zatlarının kerametleri meşhurdur ve örnekleri çoktur.

Allâh-u Telâlâ Kur'an'ı Kerim'de keramet ile aybaşı halini ayırt etmiştir. Allah-u Teâlâ, Fussilet Suresi'nin 35. Ayet-i Kerimesi'nde
şöyle buyurmuştur:
وَمَا يُلَقَّاهَا إِلاّ الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ
Manası: ''Buna ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.''

Bu Ayet'e göre keramet, çok iyi ve hayırlı bir şeydir. Ama, aybaşı hali hakkında Allah-u Teala, El-Bakarah Suresi'nin 222. Ayet-i Kerimesi'nde
şöyle buyurmuştur:
قُلْ هُوَ أَذًى
Manası: ''De ki o (aybaşı hali) eziyettir.''

Aynı kitabın 12. sayfasında şöyle diyor: ''Kafir bir kimse, hayatında dahi olsa, El-Fatihah Suresi'ni okursa Allah'ın merhametine ermeden bu dünyadan gitmeyecektir. Çünkü Allah indinde kafir, mümin, müslüman ve fasık arasında bir fark yoktur.''

Aynı kitabın 14. sayfasında şöyle diyor: ''Her kim El-İnşirah Suresi'ni veya bu Sure'nin 5. ve 6. Ayetleri'ni okursa, muhakkak ki büyük yardım ve faziletlere kavuşacakktır. Çünkü Allâh kafir, mümin, münafık, veli ve peygamber arasında ayırım yapmaz.Çünkü bütün insanlar aynıdır.''

Bu sözleri küfürdür, çünkü Kur'an-ı Kerim'i yalanlıyor. Allah-u Teala, El-Kalem Suresi'nin 35. Ayet-i Kerimesi'nde
şöyle buyurmuştur:
أَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِمِينَ كَالْمُجْرِمِينَ
Manası: ''Müslümanlar ile gayr-i müminler bir tutulmaz.''

Allah-u Teâlâ Kur'an'ı Kerim'de, El-En'âm Suresi'nin 86. Ayeti'nde,
şöyle buyurmuştur:
وَكُلاّ فَضَّلْنَا عَلَى الْعَالَمِينَ
Manası: ''Allah Peygamberleri alemlere üstün kılmıştır" Yani Peygamberler en üstün yaratıklardır.

Bu adam, hem müslümanla kafiri, hemde herhangi bir insanla Peygamberleri eşit tutmaktadır.Bütün bu sözleri, Kur-an'ı Kerim'i reddediyor. İmam Nesefi ''Nesefi'' akidesinde şöyle demiştir:
''Nassları (mesela Kur-an'ı Kerim'de geçenleri) reddetmek küfürdür.''

Dağıstani aynı kitabında 19. sayfasında şöyle diyor: ''Allah günü 3 kısma ayırmıştır.8 saat ibadet,8 saat çalışmak ve 8 saat da uyumak için.Her kim bu ayırıma razı olmaz ve uygulamazsa Cehennem ehlindendir.''

Bu söylediği söz de İslam'a aykırıdır.
Kur'an-ı Kerim ve Hadis'te böyle birşey yoktur. Günümüzün Müslümanlarına baktığımız zaman, bir kısmının 8 saatten fazla çalıştığını ve bununla beraber farzlarını eksiksiz yerine getirdiklerini görmekteyiz.

Soruyoruz, bu Müslümanlar Cehennem ehlinden mi olacaktır!?
Dağıstani, Lübnan'da Envar Gazetesi'nin Muhammed Meczub adlı muhabiriyle yağtığı görüşmede, şöyle dedi: ''Bana gayple (tüm gelecekle) ilgili haberler geliyor.'' Kıyamet ne zaman kopacak diye sorulduğunda, şöyle dedi: ''105 ve 109 sene sonra.''

Bu sözü de İslam'a aykırıdır. Allah-u Teâlâ Kur'an'ı Kerim'in, En-Neml Suresi'nin 65. Ayeti'nde
şöyle buyurmuştur:
قُلْ لاَ يَعْلَمُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ الْغَيْبَ إِلاّ اللَّهُ
Manası: ''De ki Allâh'tan başka göklerde ve yerde bulunan kimse gaybı (bütün geleceği) bilemez.''

Peygamber Efendimiz
(sallAllâhu aleyhi ve sellem), ''Kıyamet ne zaman kopacak? diye sorulduğunda, mealen şöyle cevap vermiştir: ''Sorulan, sorandan bu konuda daha bilgili değildir.''
Bu Hadis'i Muslim rivayet etmiştir.

Peygamberimiz
(sallAllâhu aleyhi ve sellem) Kıyamet'in ne zaman kopacağını bilmiyorsa, bu adam nasıl olur da, bildiğini iddia edip Kıyamet'in tarihini verebiliyor!

Aynı kitabın 21. sayfasında şöyle diyor: ''Her kim fecirden bir saat önce kalkıp hiçbir şey yapmadan, namaz kılmadan, zikir yapmadan, sadece su, kahve, çay içmeye ve yemek yemeğe kalkmış ise muhakkak ki Ahiret'te geceyi ibadetle geçirenlerle haşr olunacaktır.''

Bu adamın küfürleri o kadar çoktur ki, hepsini buraya sığdıramayız. Ancak aklıbaşında olan müslüman bu adamın doğru yolda olmadığını anlar.

Bu adamın halifesi ve en büyük müridi Nazım Kıbrısi'dir. Kıbrısi; Abdullah Dağıstaninin, bu küfürlerle dolu kitabını, tercüme edip dağıtmıştır.

Nazım Kıbrısi, faiz hakkında sorulduğunda: ''Faiz'i yiyebilirsiniz.'' dedi, ''Kur-an'ı Kerim faizi haram kılmıştır!" denildiği zaman: ''Dünya hepsi faiz olmuştur.'' cevabını verdi.

Ayrıca yabancı (mahrem olmayan) kadınlarla tokalaşmanın caiz olduğunu söylüyor.

Bu fasit (bozuk) bir sözdür. Çünkü Peygamberimiz
(sallAllâhu aleyhi ve sellem) mealen şöyle buyurdu: ''Sizlerden birinizin başına bir demir parçasının batırılması, yabancı bir kadınla tokalaşmasından daha iyidir.'' Bu Hadis'i Taberani rivayet etmiştir.

Nazım Kıbrısi, kendi cemaatinden olanlarla birlikte olduğu zaman, namaz kılmıyor. ''Niçin namaz kılmıyorsun?'' diye sorulduğu zaman, bir keresinde: ''Benim yerime birisi namaz kılıyor'' dedi ve bir keresinde de: ''Bizim işimiz batıni, sizin işiniz zahiridir.'' dedi.

Nazım Kıbrısiye göre beş vakit namazdan her biri için bir secde yeterliymiş

Nazim Kıbrısi arapça dilinde yazılmış olan "Muhîtâtu’r-rahme" adlı kitabının 70. ile 71. sayfalarında beş vakit namazın sakıt olduğunu (düşüp kılınması gerekmediğini) kabul edip cemaatine her namaz için bir secde etmelerini emretmiştir.

Nazım Kıbrısiye göre Evliya, erkeğin ve kadının avret yerine bakabilirmiş

Aynı kitabın 20. sayfasında inancını ileriye sürerek diyor ki: “İnsanlar arasında en yüksek tabaka velilerinkidir (ermiş olanlar tabakasıdır). Onlar erkeklerin ve kadınların vücutlarından her hangi bir yerine bakabilirler ki onlardaki kötülüğü mükaddes bir kuvveti olan bakışlarıyla yakabilsinler.”

Nazım Kıbrısiye göre kullar da Allâh gibi ezeliymiş (başlangıçsızmış)

Aynı kitabın 13. sayfasında diyor ki: “Kullar Allâh ile beraber başlangıçsız olarak vardılar.”

Bu tür şirkten Allâh’a sığınırız. Dini bilgileri öğrenmeye yeni başlayan talebe dahi bilir ki ezeliyet (başlangıçsızlık) Allâh’a has olan bir sıfattır. Bu sıfat Allâh'a has olduğuna göre, bir başkasının da böyle bir sıfatı olduğunu kabul etmek düpedüz şirk olur.


Sayın Müslümanlar!
Bazı insanlar şekilleri, elbiseleri sizleri yanıltmasın, dikkatli olunuz. Çünkü Dinimiz, şekil ve elbiseleri takip etmeyi değil, Peygamberizi, Sahabeleri ve Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'ı takip etmeyi emreder.

Bundan dolayı Abdullah Dağıstani, Nazım Kıbrısi ve benzerlerinden sakının ve uzak kalınız. Müslümanları da bu tip insanlardan uyarınız.

Allâh-u Teâlâ bizleri Peygamberlerin, Sahabeler ve Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'ın yolundan ayırmasın. Abdullah Dağıstani, Nazım Kıbrısi ve benzerlerinin şerlerinden korusun.
Amin...

Hiç yorum yok:

Burada Yayınlanan Bilgilerin Paylaşımı Hakkında

Burada paylaşılan bilgilerin, alıntılanarak başka bir sitede yayınlaması için izin almak gerekmez. Başka insanların yazmış olduğu faydalı bilgileri paylaşmak için Dini açıdan izin almak şart değildir. Önceki zamanda gelmiş alimler, kendi elleriyle kitap telif ederek emekleri daha çok geçtiği halde kitaplarının çoğaltılması hususunda bunun izinsiz olarak yapılamıyacağına dair bir hüküm vermemişlerdir. Çünkü bu İslâm Dinine göre caiz olan bir durumdur. Yani bir kitabın yazarından izin almaksızın o kitabı çoğaltan bir insan mahsurlu olan bir duruma düşmemiştir. Din adına aksini iddia edenler Dine aykırı bir söz söylemiş olurlar.

Ancak kişinin, başkalarına ait olan araştırmalarını kendine aitmiş gibi bir izlenim bırakması da uygun bir davranış değildir. Sözün kısası, başkalarının da faydalanması için alıntılanacak yazının kaynağı belirtilirse uygun olur. Böylece okuyucular diğer yazılardan da faydalanabilirler.

İletişim

Tekliflerinizi ve yazılmış hatalar varsa bu hususlarda ikazlarınızı şurayı: Profilimin tamamını görüntüle tıklayarak ilgili sayfada görüntülenen iletişim kısmındaki email adresi aracılığıyla iletebilirsiniz.

Hakkımda

İlimsizce fetva verenlerin ve kafa karıştırcı bilgileri etrafa yaymaya çalışan birçok insanın önceki zamanlara nazaran oranla daha çok türediği bu zamanda Ehl-i Sünnet'in gerek arapça gerekse türkçe dilinde yazılmış olan kaynak eserlerinden yararlanmak suretiyle İslâmi hakikatlerin ortaya çıkması için müslümanların hizmetine yaptığım araştırmaları paylaşmak isterim. Yüce Allâh'tan niyetimi Kendisi için hâlis kılmasını, riyâkar olmaktan korumasını ve hâlis bir niyet üzerinde kalmamı nasip etmesini dilerim.