Bu blog sitesine yer verilen İslâmî bilgilerden, maalesef yanlış olarak bilgilenmiş insanların doğru bir şekilde bilgilenmeleri ve belirli bir zaman öncesinden beri ortaya çıkmış yanlış fikirlerin revaç bulmalarını sağlamak isteyen insanlara karşı Ehl-i Sünnet kaynakları doğrultusunda deliller sunularak reddiyede bulunmak suretiyle İslâmî hakikatlerin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Allâh rısazı için gayret bizden, hidayet ise Yüce Allâh'tandır.

Blog Arşivi

9 Haziran 2008 Pazartesi

Vehhabiler ibni teymiyeyi şeyhulislam adlandırdıkları halde ona karşı çelişki içindedirler

Bilindiği gibi, vehhabiler Peygamber Efendimize Aleyhisselam seslenerek "Yâ Muhammed" diyeni veya bir Evliyaya mesela "Yâ şeyh Ahmed er-Rifâî" diye seslenen kişiyi kafir saymaktadırlar. Bu ise haksız yeredir. Böyle diyenleri kafir saymaları hususunda gerekçeleri ise bu şekilde seslenen kişi, seslendiği zata tapmış oluyormuş.

Bu kadar kötü olan bir anlayış ve su-i zan dolu bir ithamdan Allâh'a sığınırız.

Oysaki müslümanlar Peygamber Efendimize Aleyhisselam seslenerek "Yâ Muhammed" dedikleri zaman bu şu manaya gelir: "Yâ Muhammed Allâh'a dua etmenle bize yetiş"

Müçtehit olan İbni Cerir et-Taberi, "Tarih" kitabında sahabilerden olan Bilal ibnu Hâris el-Muzenînin hadisesini anlatır.

Hadis özetle şundan ibarettir: Bilal ibnu Hâris el-Muzenî Hz. Ömerin
(radıyallâhu anhu) zamanında meydana gelen kuraklık nedeniyle Peygamber Efendimizin Aleyhisselam kabrine gider ve ona "Yâ Rasulellâh" diye hitap ederek şöyle der: "Ümmetin için yağmur dile, onlar mahvoldular"

O gece Bilal ibnu Hâris el-Muzenî Peygamber Efendimizi Aleyhisselam rüyasında görür ve Peygamber Efendimiz Aleyhisselam ona mealen der ki: "Ömere benden selam söyle ve ona bildir ki onlara yağmur inecektir ve ona deki: 'Elden gelen gayreti göster'"

Bilal ibnu Hâris el-Muzenî bu rüyayı Hz. Ömere
(radıyallâhu anhu) bildirdiğinde, kendisi bundan çok etkilenir ve "Yâ Rab aciz oluğum şeyler hariç elden gelen gayreti göstereceğim" der.

Fakat Bilal ibnu Hâris el-Muzenîyi, bu uyguladığı tavırla ilgili olarak hiç bir şekilde azarlamaz ve kınamaz. Caiz ve faydalı olan bir şey yaptıktan sonra ona neden karşı çıksın ki.

Ayrıca sahabilerin katıldığı bir savaşta müslümanların şıarı "Ya Muhammedâh" idi. Yani gönülden, içten hasret duyulana seslenecek şekilde "Yâ Muhammed" anlamında gelen söz idi.


Neticede vehhabiler "Yâ Muhammed" diyeni tekfir etmekle "Yâ Rasulellâh" diyen sahabi Bilal ibnu Hâris el-Muzenîyi de tekfir etmiş (kafir saymış) olurlar.

Oysaki
Bilal ibnu Hâris el-Muzenî, Peygamber Efendimizi rüyasında görmüş bir zattır. Peygamber Efendimizi Aleyhisselam rüyasında gören kimse hakkına ise ilim adamları der ki, böyle birisi muhakkak ki iman üzerinde ölecektir, böyle bir kişi için bu müjde vardır.

Allâh'ın verdiği nimetleri anlatma bakımından derim ki Allâh'a hamd olsun ki bizim tarafımızdan öğtetilen Ehl-i Sünnet itikadını öğrenen birçok kişiye Peygamber Efendimizi Aleyhisselam rüyada görmek nasip oluyor. Bu ise öğrenilen bilgilerin doğruluğuna ve sağlamlığına işaret eder. Hatta kimileri öğrenmeye başladığı ilk aylarda bile görebiliyor.

Vehhabilerin ibni teymiyeye karşı içinde oldukları çelişkiye gelince, malum olduğu gibi vehhabiler Peygamber Efendimize Aleyhisselam seslenerek "Yâ Muhammed" diyeni kafir sayarlar.

Bir de bakalım ki vehhabilerin şeyhulislam olarak kabul ettikleri ve çok kabarttıkları ibni teymiye bu olay için "El-Kelimu't-tayyib" (Güzel kelime) isimli kitabında ne diyor.

İbni teymiye, Abdullâh ibnu Ömerin başından geçen bir olayı anlatarak der ki: "Abdullâh ibnu Ömer, ayağında meydana gelen hadere (felçe benzer bir rahatsızlığa) yakalandığında ona denildi ki: 'Senin için insanlardan en sevimli olanın ismini an' İbni Ömer de bunun üzerine "Yâ Muhammed" dedi. Böylece de sanki düğümlenmiş bir düğüm çözülmüş gibi birden iyileşti"

Dikkat çeken nokta şu ki ibni teymiye bu olayı kötü bulmamıştır, bilakis güzel bulmuştur. Çünkü bu olayı güzel bulduğu, kitabın adından anlaşılır. Adı üstündedir "El-Kelimu't-tayyib" (Güzel kelime).

Malumdur ki küfrü güzel bulmak küfürdür. Bahsi geçen bu olayda vehhabilere göre küfür olan bir durum vardır (Ehl-i Sünnete göre değil) o da Peygamber Efendimize Aleyhisselam vefatından sonra seslenerek "Yâ Muhammed" demektir.

Bu verdikleri hükme göre, küfür olarak kabul etmiş oldukları bir eylemi (yani kendi inançlarına göre Peygamber Efendimize Aleyhisselam vefatından sonra seslenerek "Yâ Muhammed" demeyi), ibni teymiye güzel bulmuştur. İşte vehhabiler aslında böylece hükmen ibni teymiyeyi kafir olarak saydıkları halde ona yine de şeyhulislam demekten geride kalmazlar, onu müslümanların en büyük alimlerinden birisi olarak sayarlar, hatta onun sözlerine toz kondurtmayıp her türlü savunmada bulunarak sözlerini kendileri için, Kur'an gibi delil kabul ederler.

Bu sizce de büyük bir çelişki değil midir?

Allâh bunlara aklı güzelce kullanmayı nasip eylesin. Deliller aleylerinde oldukları halde izledikleri yola devam etmeye ısrar ediyorlar.

Hiç yorum yok:

Burada Yayınlanan Bilgilerin Paylaşımı Hakkında

Burada paylaşılan bilgilerin, alıntılanarak başka bir sitede yayınlaması için izin almak gerekmez. Başka insanların yazmış olduğu faydalı bilgileri paylaşmak için Dini açıdan izin almak şart değildir. Önceki zamanda gelmiş alimler, kendi elleriyle kitap telif ederek emekleri daha çok geçtiği halde kitaplarının çoğaltılması hususunda bunun izinsiz olarak yapılamıyacağına dair bir hüküm vermemişlerdir. Çünkü bu İslâm Dinine göre caiz olan bir durumdur. Yani bir kitabın yazarından izin almaksızın o kitabı çoğaltan bir insan mahsurlu olan bir duruma düşmemiştir. Din adına aksini iddia edenler Dine aykırı bir söz söylemiş olurlar.

Ancak kişinin, başkalarına ait olan araştırmalarını kendine aitmiş gibi bir izlenim bırakması da uygun bir davranış değildir. Sözün kısası, başkalarının da faydalanması için alıntılanacak yazının kaynağı belirtilirse uygun olur. Böylece okuyucular diğer yazılardan da faydalanabilirler.

İletişim

Tekliflerinizi ve yazılmış hatalar varsa bu hususlarda ikazlarınızı şurayı: Profilimin tamamını görüntüle tıklayarak ilgili sayfada görüntülenen iletişim kısmındaki email adresi aracılığıyla iletebilirsiniz.

Hakkımda

İlimsizce fetva verenlerin ve kafa karıştırcı bilgileri etrafa yaymaya çalışan birçok insanın önceki zamanlara nazaran oranla daha çok türediği bu zamanda Ehl-i Sünnet'in gerek arapça gerekse türkçe dilinde yazılmış olan kaynak eserlerinden yararlanmak suretiyle İslâmi hakikatlerin ortaya çıkması için müslümanların hizmetine yaptığım araştırmaları paylaşmak isterim. Yüce Allâh'tan niyetimi Kendisi için hâlis kılmasını, riyâkar olmaktan korumasını ve hâlis bir niyet üzerinde kalmamı nasip etmesini dilerim.